10 Kasım 2010 Çarşamba

İletişim Tasarımı Jüri Sistemi,Drama ve Korku Anatomisi - 2. Tashih

Birinci Juri'de bahsettiğim üzere, Drama ve Korku temalarını araştırdım. Bunları bir grafik haline getirmeye çalıştım. Bunda ki amacım üretim sürecinde beni yönlendirmesiydi, fakat Evren Hoca bunun aynı zamanda içeriği doldurması ve alternatif çıkarma amacıyla kullanabileceğimi gösterdi. Ve bu yöntemle aynı konu üzerinden devam etmemi istedi.

Çünkü ben her ihtimale karşı yeni alternatif bir konuyla gittimiştim. Bu da tamamen araştırma ve üretimden çok problem çözme odaklıydı. Futuristler'in çokça bahsettiği; geleceğimizde önemli yer kaplıyacak Matrix benzeri sana gerçekliklerin ara yüzlerini hazırlamayı düşünüyordum. Buna gerek kalmadı, eski projem üzerinden devam edeceğim.

Önümüzdeki günlerde, kurgu ve alternatifleri üzerine ve ayrıyetten şekiller üzerine de bir şemalandırma üzerine çalışacağım.

Tashih 2 - Ses Kaydı:


Hazırladığım Grafikler:

1 Kasım 2010 Pazartesi

Birinci Juri - Kaboom!

Fikir sunumu yaptığımız bu jüride; şaşırtıcı olan çok fazla insanın oyun yapmaya yönelmiş olması. Bu tahmin edemediğim bir unsurdu. Bu unsur sayesinde yapmış olduğum şeyin sıradan olması yetmiyormuş gibi ayrıyeten okul içerisindeki üretimde -farklı duracağımı tahmin ediyordum- sıradan kılmaya başladı. Oyun seven biri olarak çıkartacakları oyunları merak çok ediyorum. Daha önce adam akıllı bir oyun bile oynamamış ve buna rağmen oyun yapmaya çalışan bazı arkadaşlarıma da iyi şanslar diliyorum çünkü çok ihtiyaçları olacak. Eheheh.

Jüriye geçersek:

-Hazırlık da bahsettiğim üzere, sunumum zayıf kaldı. Bunu hem arkadaşlarımınkiyle kıyaslayınca fark ettim hem de jüriden de bunun üzerine tashih aldım. Tembelliğime gerekçe göstermemem tabii ki fakat, daha önceden beridir çokça ve önemli olarak atfedilip verilen bu tashihlerin, sunumların işlerden daha çok önem kazanmasını sağlıyor. Bu eksikliğim bana epey bir puan kaybettirecek gibi gözüküyor. Çünkü bir yandan jüriye olan saygınızı da gösteriyor.

-Sunumu geçersek yapmayı düşündüğüm projede en büyük eleştiri bunun bir doğru bir tasarım problemi olmadığı. Bu şekilde sorulduğu zaman bu üretimin "portfolyo işi" olacağı, jürinin bunun üzerine bir tashih de bulunamayacağı, bu proje sürecinde onlara ihtiyacımın olmayacağı ve bu durumda onlara neden gösterdiğimi söylediler. Bu tam olarak ilk tashih de Evren Hoca'yla konuştuğumuz bombalama oldu. Aslında bu gidişat gayet öngörülebilir bir şeymiş, ki Evren Hoca'da bunu ön görüp söylemişti. Burada ki anlaşmazlık aslında benim Bitirme Projesi'ni kavrayışımdan kaynaklanıyormuş.

Ben Bitirme Projesi'ni almış olduğum eğitimleri kullanarak, artık yalnız başıma bir ürün-proje geliştirmek olduğunu düşünüyordum ki, zaten bütün fikrimi bunun üzerine inşa etmiştim. Tamamen yapabileceğim, süreç boyunca yardıma ihtiyaç duymayacağım bir konu seçtim. Ve bütün derdim. Bunu yapabileceğime ikna etmek oldu. Böyle olunca da yapacağım iş akademik çerçeveye giremeyecek kadar kısıtlı görüldü.

Peki Bitirme Projesi ne imiş sorusuna bu tashihden sonra tam bir yanıtım yok aslında. Bildiklerimi unutup, fikirlerimi araştırmaların yönlendirmesine izin verip, üretime öyle başlamam gerektiğini, tasarım yaparken en büyük problemimin bildiklerimden ödün vermediğimi söylediler.

-Bu kesinlikle doğru bir tespit. Bildiklerimle yola çıkmak benim en büyük tasarım alışkanlığım. Bu fikirlerim yanlış olduğu zaman, seni tekrardan başa döndüren birşey olsa da, çalışma hızı ve motivasyonunu yüksek tutan bir alışkanlık olduğu için değiştirmekte diretiyordum. Yoksa fikirlere eleştirel boyutta bakmak hem süreyi kat be kat uzattığı gibi hem de araştırma sonucunda elde edeceğiniz fikirler üretilemeyecek kadar komplex, hem konudan uzaklaştırıcı alanlara yönlendirebiliyor. Böyle durumlarda yaptığınız şey her ne kadar faydalı olsa da, okul hayatınızı uzatıp, sizi üreticiden çok eleştirmene çeviriyor. Şahsi kanaatim üretim yapmadan eleştirmenin ahlaki olmadığıdır.

Kısacası sunumum, jüride başlıkta yazdığım gibi patladı.
Bir sonuca varmak gerekirse, yapmam gerekenin:

Korku, dram, şekil bilgisi gibi en temel öğeleri bile kapsamlıca irdeleyip, sonra bu irdelemelerimle konseptimi anlatmam, jüriyi zaten bildiği onca detay boğup, bu şekilde içselleştirmesini sağlamalıyım.

Vize jüri videosu:

31 Ekim 2010 Pazar

Juriye Hazırlık 1: Hafta sonunu Ali'yle berbarer ofiste geçirmek

Birinci (fikir) vizesine hazırlanmak için vize öncesindeki haftasonu, vizeye hazırlanmak için boş olan çalıştığım şirketin ofisindeydim. Ali'de benimle beraberdi, çalışmalarıma da yardımcı oldu.

Ali'den bahsetmek gerekirse, çocukluğundan beri "oyun" müessesinin müdavimi ve bu müessesenin çalışanıdır. Şirketimizde oyunların ve içeriklerin kod kısmınlarını o yapıyor. Kendisiyle ATOM'un Zibumi ekibinde( ki şimdilerde şirketleşiyorlar.) staj yaparken tanışmıştık. O zamandan beri beraberiz. Gerek level tasarımı bilgisi,  gerek kod ve algoritma yetisi, gerekse kaşarlanmış oyun beğenisiyle oyun yaparken; oyun projesi geliştirirken çok güvendiğim bir dostumdur.

Derdimi ilk tashihdekiyle aynıydı. Oyun yapmak.
Aliyle uzun uzadıya oyun ve juri koşulları üzerine konuşup bir strateji geliştirmeye çalıştık. Çünkü sonuç itibariyle bizim bölüm standartlarında(bugünkü şartlar itibariyle) vize de sunum yapacağım juriyi ikna etmeliydim, geçer not alabileyim. 

Vardığımız sunum lay out sonucu sırasıyla:

-Neden oyun yapmak istediğim
-Nasıl bir oyun yapmak istediğim
-Nasıl bir süreç içerisinde üreteceğim 

sorularına yanıt verecek bir sunum yapmaktı.

Başlangıçta animasyonlar ve ses kayıtlarıyla desteklenen bir sunum yapmak vardı. Ama gerek zaman darlığı, gerekse benim sorumsuzluğum yüzünden; bu fikirlerden vaz geçip eskizlerden oluşan zayıf bir sunum hazırlamak zorunda kaldım.
Bunun eksiklerini juri de göreceğime inanıyorum.


Ali'yle olan beyin fırtınamız:


Sunum Fikir notları:



Hazırladığım eskizlerden oluşan sunum:

28 Ekim 2010 Perşembe

Paralel-Düşünceler

Severek takip ettiğim dost kitabının babil serisinin 10. kitabı olan Oscar Wilde Seçmeleri(Lord Arthur Savile'in Suçu)'n de The Canterville Ghost adlı hikayeyi bitirdim.

Genel olarak konusu Perili bir köşke yerleşen korkusuz amerikalı bir ailenin hayalete çektirdikleri diyebilirim. Ailede tek bir kişi hayaletten çekiniyor, o da ailenin en küçük kızı. Hikayenin sonuna doğru da hayalet ve kız anlaşıyorlar; hayaletin rahatça ölebilmesi için kız bir ara kayboluyor. Ve başarılı olarak dönüyor.

Kızın korkusu ve aynı anda başarısı; oluşturmaya çalıştığım karakter ve ana hikaye kurgusuna çok güzel uyuyor.

27 Ekim 2010 Çarşamba

İlk tahsih

Evren hocanın askerden gelmesi ve öğretime başlaması zaman alınca. Biz de dolayısıyla bir iki hafta geç başladık.

Ben epeydir aklımda olan karanlıkta canavara dönüşen eşyalar üzerinde bir oyun yapmayı düşünüyordum. Bu oyunu da bitirme projesi olarak yapabilirsem hem bölüm hem kendim adıma güzel bir kilometre taşı olacağına inanıyorum. Fakat akademik koşullarda "piyasa işi"ni akademisyenlere kabul ettirmem, onları bir şekilde ikna etmem gerekiyor.

Ben de bu tahsihde kendimce bu projeyi yapmak istememin sebeplerini ve bana katacağını düşündüğüm değerleri anlatmaya çalıştım.(Şimdi fark ediyorum ki; sadece bir şeyler söylemeye gitmişim.)

Fakat zaman kısıtlaması sebebiyle bunu göstermem gereken 1 hafta sonraki vizeye yetiştirebilmem zor gözüküyor.


Burdan dinleyebilirsiniz:

Girizgah

Klasik alışkanlıklarımı kırmak, motivasyonumu yükseltmek, hatalarımı daha iyi görüp, daha az unutmak için; içeriğini sadece Bitirme projem ve onun gelişimini göstermek amacıyla bu blogu açmış bulunuyorum.

İçeriğinin öncelikle bana, sonra başkalarına faydalı olması dileklerimle.